Yaşam

Tüm Evren Enerjiden Oluşmuştur! Ama Enerji Nedir?

Değerli okurlarım, bilim ve sanatı birleştiren bir sanatçı olarak “Varoluş serisi” adlı soyut fotoğraf çalışmalarına başladığımı ve bu çalışmaların arka planı hakkında yazılar yazdığımı belirtmiştim. Aslında ilk çalışmam olarak “BİR” “Matematik (fizik yasaları) aslında Tanrı’nın kendisidir, tezahürü değil.”Temalı çalışmamı onun görseliyle paylaştım.

Artık dünyanın varlığı ile ilgili yazılarımı paylaşmaya devam ediyorum.

Evrenin varlığı ile ilgili olarak bunu daima aklınızda bulundurun. İster akıllı tasarım, tesadüfi, keyfi varoluş desinler, ister farklı bir tesadüf teorisi desinler, bahis kozmosunun varlığı iktidar için zorunludur.

Hangi matematik, hangi fizik kanunu veya herhangi bir teori olursa olsun hepsinin temelinde güç vardır, güç olmak zorundadır. Hiçbir inanç, evreni açıklayan hiçbir model buna itiraz etmez. Çünkü güç yoksa bildiğimiz anlamda bir dünya da yoktur. Onunla tartışma yok. Kelimeyi nereye getireceğim? “Akıllı tasarım” veya “Tesadüfen oluştu.” Yüzyıllardır tartışılıyor. yapıldığı ortaya çıktı Tartışmaların adresi evrenin kendisi değil, onu yaratan güç, yani ham maddesi dediğimiz şeydir.

Ama güç nedir? Asıl sorun bu. Bu nedenle gücün ne olduğuna dair literatürdeki verilere dayalı olarak birçok detaylı soru ve cevap vereceğim. Gücün tanımıyla başlayalım.

Enerji: Maddede var olan ve ısı ve ışık şeklinde ortaya çıkan güç enerjidir. TDK.

Literatürdeki ortak açıklama şöyledir: Güç, bir sistemin iş yapabilme kapasitesidir. Kısaca iş yapabilme gücüdür. Maddeler ancak kuvvet kullanarak mevcut fiziksel durumlarını değiştirebilirler.

“Enerji; iş yapabilme gücüdür” Anlatımında farklı ve güzel bir durum var. Çünkü işi yapacak yani enerjiyi kullanacak olan şey kendisidir. enerjiden Olmuş. Ayrıca yapılacak işin ortam ve şartlarını da yaratan kişidir. enerjidir.İşi yapma gücü enerjidir.Görünüşe göre evrende olan her şey güçtür, güçten başka bir şey yoktur!

O halde sorulması ve cevaplanması gereken soru şudur:

“Enerji gerçekte nedir?”

Cevabı için bilimin açıklamalarına bakalım. Öncelikle Nobel ödüllü fizik profesörü Richard P. Feynman’ın gücün korunumu yasasını açıklayan pasajını takip edelim:

“Enerjinin birçok farklı formu var ve her birinin bir formülü var. Bunlar yerçekimi enerjisi, kinetik enerji, ısı enerjisi, elastik enerji, elektrik enerjisi, kimyasal enerji, ışıma enerjisi, nükleer enerji, kütle enerjisidir. Bu katkıların her birinin formüllerini toplarsak, gelen ve giden enerjiler dışında bu toplam değişmez. “Bugün fizikte enerjinin ne olduğunu bilmediğimizi anlamak önemlidir.” ”(Richard Feynman. Altı Kolay Parça. s.101-102)

Şimdi Elektromanyetizmayı keşfeden İskoç teorik fizikçi James Clerk Maxwell’in “Parçacıklar ve Sistemler için Klasik Dinamik” adlı fizik ders kitabından bir alıntı yapayım:

“Bu nedenle, bir maddi sistemin enerjisini, sistem belirli bir durumdan diğerine geçerken artan veya azalan bir değer atayabileceğimiz bir miktar olarak düşünmeliyiz. Standart bir durumda enerjinin mutlak değeri bizim için bilinmiyorVe bilsek bile bizim için hiçbir değeri yoktur. Çünkü tüm gerçeklerenerjinin mutlak değeri değil, enerjideki değişimlere bağlıdır.” Parçacıkların ve Sistemlerin Klasik Dinamiği. Stephen T. Thornton, Jerry B. Marion. P. 80.

Bu oldukça teknik açıklamaları daha açık hale getirmek için, Maxwell, evrendeki tüm olgular güçteki değişimlere bağlıdır. Yani ölçebildiğimiz ve değer verebildiğimiz her şey devletten devlete değişen güçtür.

Feynman ise bilinen güç türlerini saydıktan sonra dünyadaki toplam güç oranının değişmediğini belirtmiştir. enerjinin ne olduğunu bilmiyoruz düşürüldü. Konuyu biraz daha açayım:

Bugün kabul edilen büyük patlama modelinde gücün iki hali vardır. Biri gücün harekete geçmediği, yani bigbang’in şu anda başlamadığı tekillik (tekillik) durumu, diğeri ise evreni yaratan bire bir gücün harekete geçmesi (Bigbang) durumudur. İşte bilimin açıkladığı ve Feynman’ın bahsettiği güç türleri. Yine bilimin Feynman’ın ne dediğini bilmediğimizi söylediği güç, tekillikteki ya da hareketin, başlangıcın olmadığı zamanki güçtür. Bu durumu daha iyi anlamak için un ve buğday üzerinden bir benzetme yapayım.

Unu biliyoruz ve ondan turtalar, kekler, tatlılar, kurabiyeler ve ekmekler gibi çok sayıda unlu mamul yapabiliyoruz. Ayrıca unun buğdaydan geldiğini ve aslen buğday olduğunu da biliyoruz. Güç ise, parçacıklardan atomlara, moleküllerden yıldızlara, galaksilere, uzaya kısacası dünyadaki canlı cansız her şeyin güçten ibaret olduğunu biliyoruz. Yani var olan her şeyin özünün güç olduğunu biliyor ve kullanıyoruz. Aradaki fark şudur: Unun aslının buğday olduğunu biliyoruz ama kudretin aslının ne olduğunu bilmiyoruz. Bilimin açıklamaya çalıştığı şey bu. Gücün ne olduğunu bilmiyoruz, sadece ne işe yaradığını biliyoruz!

Başka bir formda açıklayayım. Eğer kuvvet orijinal tekilliğini değiştirmeseydi, yani harekete geçip kozmosu oluşturmasaydı, bildiğimiz ve tarif ettiğimiz kuvvet türlerinin hiçbiri olmayacaktı. Kısacası bu dünya olmazdı. Ancak tekil durumdaki saf güç, ne ise onu koruyarak var olacaktı. Görünüşe göre dünyamız onu yaratacak tüm ihtiyaçları içeriyor. enerjiyi buldu.

Sorun bununla da bitmiyor. Gücün ne olduğunu bilmediğimiz için nasıl var olduğunu da bilmiyoruz! Bu konuya daha sonra geleceğim. Şimdilik tekilliği ile gücün ne olduğuna geçelim.

Literatüre göre gücün tekilliğine kadar gider, daha geriye gidemez. Çünkü ölçü yok! Genişlik, uzunluk ve en önemlisi derinlik yoktur, ileri geri diye bir şey yoktur, boşluk yoktur. Zaman yok! Tekrar hatırlatayım; güçten başka bir şeyimiz yok! Dışarıda, önünde, arkasında hiçbir şey yok! Tüm bu önlemler Bigbang’den başladı. Bu nedenle, büyük patlamadan önceki tekilliğe geri dönebiliriz, ancak daha geriye gidemeyiz. Şu ya da bu nedenle, zaman olmadığı için enerjinizin tekillikte ne kadar kaldığı bilinmemektedir.

Ancak şu bir gerçektir ki Tekillik bir haldir ve her halin zorunlu olarak bir süresi vardır. Aksi halde o durum oluşmamıştır ve söz edilemez. Ancak kuvvetin evreni yaratırken etki ettiğini ve tekillik içindeki kararlı durumunu değiştirdiğini biliyoruz. Birbirini izleyen iki durumun ortasında Planck zamanı veya daha kısa bir süre yoksa tekillik yoktur. İkisinin ortasında rastgele bir zaman aralığı verilmezse, büyük patlama “Ya enerji ya da var olur olmaz, aynı anda, sıfır zamanda, bir bölgeye düşer düşmez patlayan bir bomba gibi başladı. Ya da enerji sonsuzdu.” ikilem ortaya çıkıyor. Bu ikilemler hakkında mantıklı fikirler ve cevaplar bulmak için bilime sırtımızı dönerek spekülasyon yapmalıyız.

Öyleyse sorarak başlayalım:

Ya mühlet verilemeyen tekillikteki güce, Bigbang’den çok önce orada olduğu için mühlet verilirse?

Ya da tam tersine süre verilmezse ne olur?

Her iki durumda da karmaşık sorular ve ikilemler olacağını daha önce söylemiştim.

İlk önce; Tekillik veya başka bir tanım, güç var dersen, evrenin başlangıcına kadar ne kadar geriye gidersen git gücün olmadığı noktaya gidemezsin. Çünkü var. Üstelik evreni oluşturan kuvvet atomik ölçekte tekillik içinde küçülse de boyut olarak değişmez. Kapalı bir sistem olduğu için, yani girdisi, çıktısı, artışı veya eksiği olmayan bir sistem olduğu için sonsuz derecede ağırlaşır. Yani gücün yoğunluğunda ve yapısında bir azalma olmazsa kendi beklentilerimiz doğrultusunda küçülmeyecek ve yok olma noktasına gelmeyecektir. Bunun anlamı şudur: Muhtemelen gücün nasıl var olduğunu bilemeyeceğiz! Çünkü sonsuz ağır denilen hazır bir güçle karşı karşıyayız. Elbette bilim adamlarının bu bahis hakkında spekülasyonları var. Bir sonraki bölümde devam edeceğim.

instagram

heyecan

Facebook

bağlantılı

‘Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamen yazarlarının orijinal düşünceleridir ve Onedio’nun yayın politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu